Havaya yayın yapacak da havanın hız faktoru, swr si falan bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren antenden çıkasıya kadar olan bolum. Cihazın içini hesaplayan hesaplamış zaten o da bizi ilgilendirmiyor.
Cihazdan sonra, elektrik dalgasının kablodaki davranışı ve kablodan sonra anten dediğimiz elemanın davranışı bizi ilgilendiriyor.
Frekansa göre kabloyu hız faktorunu de dikkate alarak doğru ölçüde kesersek (doğru dalga boyları tespit ederek), kablonun diğer ucuna da 50ohm kör yük bağlarsak swr problemimiz olmaz. Çünkü cihaz çıkışı 50 ohm, kablo 50ohm, yük 50ohm hepsi de rezistif 50 ohm, problemsiz çalışırız. Teorik olarak geriye yansıyan sinyal olmaz.
İşte bu 50 ohm enerjiyi ısıya donusturup harcayan eleman, biz ısı istemiyoruz, enerjiyi olduğu gibi havaya salmak istiyoruz. Yani 50ohm direnç yerine bizim antenimiz olmalı, onu çıkarıp 50ohmluk anten bağlarsak yine problemimiz olmaz.
Antenler yapısına göre bir empedans gösterir, Çeyrek dalga radyalli anteni örneğiyle gidersek, doğru radyal açısıyla, doğru besleme noktasıyla 50ohm olarak kullanırız. Yani boyle ayarlanmış bir anteni kablodaki direnci sokup onun yerine direk bağlayabiliriz.
Bu noktada karşımıza çıkan olay, antenin besleme noktasının doğruluğu vs yanında bir de antenin aktif çubuğunda dalganın doğru dağılmasını sağlamaktır.
Dalga dağılımının doğru olması için de aliminyum, bakır gibi çıplak malzemede (içi boş veya dolu olması bile etkiler) velocity factor değerinin ne olduğunu bilmemiz gerek.
Yani sonuçta bu çubuk, vakum ortam gibi ideal malzeme değil. Onun da belli bir miktar yavaşlatma etkisi var. İşte %95 gibi degerlere düşürmemizin sebebi o. Çünkü %100 değer vakum ortamdaki yayılım için geçerli, yani hiç bir yavaşlatma etkeni yok. Çubuk ise vakum gibi davranmayıp %5 gibi bir etki yapıyor muş. Çubuğu o sebeple olması gereken (vakum ortamdaki %100 yayılıma göre) dalga boyundan daha kısa yapıyoruz.