Elektromanyetik radyo dalgalarının keşfi de dahil olmak üzere, dünyada radyoculuk tarihi amatör çabalarla geliştirilmiştir. Bu teknolojinin öncülerinden Nikola Tesla, Guglielmo Marconi, Oliver Lodge, James Clark Maxwell, H. Hertz, Jagdish Chandra Bose, William Henry Ward, David E. Hughes, Paul F.Godley gibi mucitler amatör ruhla radyoculuğu geliştirirlerken günümüzde bu teknolojinin hayatımızın bir parçası olacağına inanıyorlardı. Hayallerini tutkuya dönüştürerek yaşam biçimlerini oluşturan binlerce radyocu, hala amatör bir ruhla atmosferde elektromanyetik dalgaların sıtına binip sörf yapıyor. Onları alelade bir radyo alıcısını kullanarak duyabilirsiniz. Radyo amatörlüğünde temel dürtünün "merak" olduğunu söyleyebiliriz. Bir kaşifin, mucidin veya hafiyenin sahip olduğu türden bir merak, biraz teknik bilgi ile eşsiz bir hobiye dönüşebiliyor. Radyo amatörlüğü hem herkesin yapabileceği kadar basit; hem yüksek derecede bilimsel atyapı gerektiren bir iştigal konusu... Hem bir hobi olarak eğlencelik bir faliyet, hem de gerektiğinde yüzlerce hayatı kurtarablecek kadar ciddi ve sorumluluk gerektiren bir disiplin. Bütün ülkelerde olguğu gibi, Türkiye'de de, bu hobiye temel bir eğitim, sınavlar ve bazı bürokratik işlemlerle adım atılıyor. Lisansınızı aldıktan sonra ilk iş kendinize bir radyo istasyonu kurmak olacatır. Teknik bilginiz yeterliyse veya bu konuda size yardım etmek için sabırsızlanan deneyimli amatörlerin desteğiyle kendi radyo cihazınızı yapıp kullanabilirsiniz. Bu şekilde çok düşük maliyetlerle kıtalar arası görüşmeler yapabilmeniz mümkün. Mali durumunuza bağlı olarak piyasadaki envayi çeşit cihazlardan kendinize gelişkin bir istasyon kurmanız da mümkün. Mors maniplesinin veya mikrofonun başına geçip "CQ CQ CQ" anonsunuzu yaptığınızda mesajınızın kilometrelerce mesafeyi aşıp birilerine ulaşacağını umut edecek ve cevap bekleyeceksiniz. Radyo amatörlüğünde CQ "genel çağrı" anlamına geliyor; başka bir deyişle "Beni duyan istasyonlar, lüften cevap verin" demek. Adını bile bilmediğiniz bir ülkeden, belki de okyanusların ötesinden, bu çağrınıza ilk cevabı aldığınız gün, çalışmalarınızın boşa gitmediğini anlayacak, benzersiz bir haz yaşayacaksınız. Karşıdaki istasyon size kendisini tanıtacak, bu görüşmeden dolayı çok mutlu olduğunu söyleyecek, sinyalinizin şiddeti ve kalitesi ile ilgili bilgiler verecektir. Şartlar uygunsa derinlemesine bir sohbete girebilir, farklı ülkeleri, insanları, kültürleri tanıyabilir, kendi ülkenizi tanıtabilirsiniz. En kısa görüşme bile sizin kayıt defterinizde bir başarı olarak yer alacak ve zamanla amatör radyoculuk kariyerinizi oluşturacaktır. Görüşmelerin teyidi için istasyonlar karşılıklı olarak birbirlerine "QSL kartı" diye bilinen, kartpostala benzeyen, sertifikalar gönderirler. QSL radyo görüşmesinin teyidi anlamına gelir. Rengarenk, birbirinden özgün ve özenle tasarlanmış QSL kartlarını biriktiren amatörler koleksiyonlarının zenginliği ile gururlanırlar. Bu kartlarda istasyonun çağrı kodu, görüşmenin tarih ve saati, görüşülen frekans ve sinyal kalitesi gibi bilgiler yer alır. Bir oturumda onlarca istasyonla görüşme yapabileceğinizi değerlendirerek, bu kişilere QSL kartları göndermek için hatırı sayılır bir posta masrafı ile karşı karşıya kalacağınızı düşünebiliriz. Klüpler ve QSL büroları bu konuda size yardımcı olacaktır. TRT'nin Türkiye'nin Sesi servisini bilirsiniz. Farklı dillerde çok uzak mesafelere yayın yapan bu radyo servisi, dünyaya Türkiye'den haberler vermekte, isminin tam anlamını hak edecek şekilde ülkemizi temsil etmektedir. İşte amatör radyocular da 24 saat ülkemizi atmosferde temsil eden Türkiye'nin sesleridir. Bu yüzden toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederler ve bir dizi etik kurala bağlılıktan ödün vermezler. Karşıdaki istasyon sizi, mensubu bulunduğunuz toplumun bir prototipi olarak değerlendirecektir. Bu yüzden radyo amatörleri ağırbaşlı, samimi, yardımsever, kibar ve açık görüşlüdür, karşıdakine ve diğer istasyonlara saygılı davranırlar. Bu anlamda radyo amatörlüğü özellikle gençler için eşsiz bir etkinliktir. Bireylerin teknik becerilerini eğlenceli bir şekilde geliştirirken, onların kişilik gelişimine de katkıda bulunur. Ayrıca dünya barışına ve eşitlik duygularının gelişmesine katkıda bulunduğunu da söyleyebiliriz. Amatör radyoculuk, bireyin küçük dünyasını genişleten, topluma ve dünyaya açılmasını sağlayan, sınır tanımayan bir yeryüzü etkinliğidir. Yeryüzünün güzel bir gezegen ve yegane yuvamız olduğunu söyleyebiliriz; ama güvenli bir yer olduğunu savunamayız. Aslında yeryüzü birçok ölümcül doğal tehdit altındadır. İnsanoğlu binlerce yıllık uygarlığına rağmen, doğayı kontrol altına almayı başaramamıştır. Yeryüzü sıcak ve akışkan bir kaya eriği üzerinde yüzen ince bir kabuktur. Sürekli kareket halinde ve karasızdır. Bu jeolojik özelliği depremler, heyelanlar ve yanardağlar şeklinde sık sık insanları tehtid etmektedir. Nefes aldığımız atmosfer aslında birçok ölümcül felakete yol açabilecek nitelikte değişken, enerjik ve acımasızdır. Dünyada atmosferik ve jeolojik olaylardan olumsuz olarak etkilenmeyecek olan hiçbir toprak parçası yoktur. Peki doğal afetler olmasaydı güvende olabilir miydik? Malesef, insanoğlu bu güzel dünyanın kıymetini hiçbir zaman öğrenememiştir; onu güvensiz bir yer yapmak için doğal afetlere hiç ihtiyaç duymaz. Yeryüzünde bir yerlerde sürekli savaşlar yaşanmaktadır, tarihte mutlak barışın hakim olduğu bir saniye bile yaşanmamıştır. İnsanoğlu doğal kaynakları da hoyratça tüketir, teklikeli teknolojiler geliştirir, atıklarını bertaraf edemez. Filhakika; ademoğlu her zaman doğal ve beşeri felaketlere maruz kalmaktadır. İnsan felaketlere mani olmaya muktedir değildir; ama bunlarla yaşamayı öğrenme konusunda beceriklidir. Doğal afetlerde insanlar birbirlerinin yardımına koşarlar, devletler bütün imkanlarını seferber ederler. Yaraların hızla sarılması, yok olanların yerine konması için çabalanır. Böyle anlarda en önemli mesele iletişim olacaktır. Afetzedeler yardım istemek için; müdahale ekipleri ise bölge ile ilgili bilgileri toplamak ve koordinasyon için yoğun bir iletişime gereksinim duyarlar. Özellikle bölgede yakınları olanların, ulusal ve uluslararası kamuoyunun haber alma ihtiyacı doğar. İletişim afet kriz yönetiminin ilk ve en önemli ihtiyacıdır; ama afet anında ilk kaybedilen genellikle iletişim imkanları olur. Dünyada kitlesel iletişim altyapıları yüksek teknolojiler kullanan çok karmaşık sistemlerdir. Oysa, büyük bir sistemin en önemli zaflarından biri karmaşık oluşudur. Bazen küçük bir arıza, devasa bir sistemin çökmesine neden olabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2003 Ağustos'unda yaşanan zincirleme elektrik kesintilerini hatırlayalım... Ortalama 29 saat boyunca süren ve elli milyondan fazla kişinin etkilendiği krizde, uçak seferleri iptal edildi, borsa ve iş dünyası bunalıma sürüklendi, dolaylı yollarla birçok can kaybı (rapor edilen 4 kişi) yaşandı. Enerji sistemine bağlı olan diğer birçok altyapı gibi iletişim altyapıları da kullanılmaz hale geldi. Günümüzde modern toplum iletişim araçlarına hava ve su kadar bağımlıdır. Dünyada herhangi bir modern şehirde bir günlüğüne telefon iletişiminin kesildiğini düşünmek bile içimizi karartmaya yeter. O halde doğal afetlerde mevcut iletişim altyapılarını kullanabileceğimizi düşünmeyi iyimserlikten çok saflık olarak değerlendirebiliriz. Büyük afetlerde, etkilenen bölge ile iletişim kesilir, telefonlar, radyo ve televizyon istasyonları, internet ve elektrik şebekesi çöker. Telsiz haberleşmesi iletişimin tek yolu haline gelir. Devletlerin kurumları zaten telsiz haberleşmesi kullanmaktadır ama bu iletişim çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Müdahale ekiplerine telsiz haberleşmesinde yardımcı olmak, bölge ile ilgili haberleri iletmek, hasar raporları vermek, ihtiyaçları ve acil çağrıları yönlendirmek amacıyla radyo amatörleri sahneye çıkarlar. Bölgede yaşayan radyo amatörleri, soğuk kanlılıkla, afetin şoklarını atlatıp bu gönüllü çaba içinde rol alırlar. Dünya çapında birçok afetten sonra etkilenen bölgeden alınan ilk mesaj genellikle radyo amatörleri tarafından gönderilmiştir. Marmara'da 1999 Ağustos'unda yaşanan depremi hatırlayalım... Depremin büyüklüğü, etkilenen bölgeler, hasarın derecesi, ihtiyaç duyulan yardımın miktarı konusunda bölgeden medya ve basın yayın aracılığı ile net bilgilere ulaşılabilmesi icin birkaç gün geçmesi gerekmişti. Oysa bölgedeki afetzede radyo amatörleri yarım saat içinde kamu kurumlarıyla temasa geçip ilk haberleri iletebilmişlerdir. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit ilk basın açıklamasında "Bölgeden haberleri amatör telsizciler vasıtası ile almaktayız." demiştir. Bölgede haftalarca sabit ve mobil telefon sistemleri ayağa kaldırılamamış olmasına rağmen amatör radyocuların desteğiyle telsiz haberleşmesi sağlıklı bir şekilde yürütülebilmiştir. Yerel amatör radyo klüplerinde, afetler ile ilgili olarak sık sık eğitim ve tatbikat çalışmaları yapılmakta, acil durum senaryoları ve prosedürleri üzerinde çalışılmaktadır. Kısacası amatör radyocu her an olası bir afete hazır olmayı amaçlar. Sadece yerel amatörler değil, yakın veya uzak ülkelerin amatörleri de afetlerde iletişim çalışmalarına destek verebilir. Güvenli bölgelerde yaşayan amatörler afet bölgesindeki amatörlerle iletişim kurmaya çalışırlar. Bölgeden haberleri dünyaya taşımak, uluslararası yardım organizasyonlarını koordine etmek ve dünya kamuoyunun bilgilendirilmesine katkıda bulunmak için bütün amatörler çevre ülkelerde yaşanan afetlere karşı ilgilidir. Bu çabalar sırasında frekans bandlarında yaşanan yığılmalar (pileup) yine gönüllü amatör radyocular tarafından yönetilir. Radyo amatörleri araba aküsü ile çalıştırılabilen cihazları ve gerektiğinde iki ağaç arasına gerilerek kullanılabilen antenleri ile portatif bir kısa dalga istasyonunu kısa bir süre içinde istenilen yerde kurabilirler. En kötü durumda bile hurdalardan sağladıkları, en basit malzemelerle radyo vericileri yapıp dünyaya seslenebilirler. Kısacası radyo amatörlüğü eğlenceli ve eğitici bir hobi olmasının yanı sıra dünyadaki tek ve en önemli "yedek iletişim" unsurudur.
Linkback: https://www.radyoamatorleri.com/index.php?topic=2518.0